Pride Nedir, Neden Kutlanır? Hak Mücadelesinde Veganlık ve LGBTİ+ Hareketlerinin Kesişimselliği

5/5 - (1 vote)

Pride Ayı Nedir, Neden Kutlanır?

Pride (Onur) Ayı, LGBTİ+ mücadelesinin kutlanmasına ve LGBTİ+ haklarının desteklenmesine adanmış bir aydır. Pride ayının tarihi, 28 Haziran 1969’da Stonewall Inn adlı bir gece kulübünde polis baskınına karşı direnen LGBTİ+ların ayaklanmasına dayanır. Eşitlik ve insan hakları mücadelesi tarihinde önemli bir yeri olan Stonewall Inn müdacelesi, dünyada LGBTİ+ haklarının savunulmasının daha görünür hale getirmiştir.
Birlik ve dayanışmayı güçlendirmek, görünürlüğü artırmak üzere düzenlenen Pride (Onur) ayı etkinlikleri, heteronormatif ve cinsiyetçi normlara karşı çıkarken, LGBTİ+ların paylaştıkları ortak tarihi kutlamaktadır.

Bu coğrafyaya gelindiğinde ise İstanbul Onur Yürüyüşü, ilk kez 2003’te yaklaşık otuz kişi tarafından düzenlenmiştir. 2010’da katılımcısı beş bin kişiye ulaşan yürüyüş, 2011’de on bin kişiye ulaşmıştır. Yürüyüş 2013’te, Gezi Parkı olaylarının da etkisiyle 100.000 kişinin katılımıyla gerçekleşmiş ve 2014’teki yürüyüşte katılımcı sayısı on binlerle ifade edilmektedir. 28 Haziran 2015’e denk gelen on üçüncü yürüyüş, İstanbul Valiliği’nin engeliyle karşılaşmıştır ve 2015’ten bu yana İstanbul Onur Yürüyüşü ve diğer şehirlerde gerçekleşen birçok yürüyüş polis engeliyle karşılaşmaktadır.

Peki yıllarca hastalık, günah, suç eksenine sıkıştırılan LGBTİ+ların hak savunucuları ‘’LGBTİ+ hakları insan haklarıdır’’ derken aynı zamanda ‘’Hayvan hakları veganlıktır’’ da diyebilir mi?
Bu yazımızda veganlık hareketi ve LGBTİ+ hakları mücadelesi arasındaki kesişimselliğe göz atacak ve bu iki hareketin birbirini nasıl destekleyip güçlendirebileceğini tartışacağız.

Hak Mücadelesinde Veganlık ve LGBTİ+ Hareketlerinin Kesişimselliği

Veganlık ve LGBTİ+ hakları farklı alanlara ait olan konular gibi görünse de derinlemesine incelendiğinde birçok kesişim noktası bulunmaktadır. Her iki hareketin de kendilerine özgü sorunları, acıları, stratejileri ve mücadele alanları vardır; ancak gruplar adalet, eşitlik kavramlarında noktasında birleşirler.

Vegan olmak hayvan hakları mücadelesi için yapılması gereken asgari davranıştır. LGBTİ+ haklarına geldiğimizde ise, bu hakların insan haklarının ayrılmaz bir parçası olması gerektiğine dikkat çekilir. Bu nedenle hem hayvan hakları hem de LGBTİ+ hakları savunucuları insan/hayvan hakları konularında ortak amaçlar paylaşırken; çeşitli toplumsal yapılar altında benzer zorluklarla karşılaşmaktadırlar.
Her iki grubun hak savunucuları da toplum tarafından yer yer ötekileştirilmekte, öcüleştirilmekte, marjinalleştirilmekte ve ayrımcılığa uğramaktadır.

Stereotipler ve Önyargılar

Hem veganlar hem de LGBTİ+ bireyler, toplumda yaygın olan stereotiplerle mücadele etmek zorunda kalırlar. Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan düşüncelerle beraber veganlar zayıf, soluk benizli, solcu, dinsiz veya radikal olarak nitelendirilebilirken; LGBTİ+ bireyler de ikili cinsiyet normlarına uymaması üzerinden görüntüleriyle algılanmakta, toplumun sistemleşmiş yargılarına tehdit olarak nitelendirilerek çeşitli önyargılara maruz kalabilmektedir.

Ayrımcılık, Baskı ve Eşitsizlik

Veganlar, etik nedenlerle hayvan sömürüsünü reddettikleri için dışlanma, eleştiri ve zorbalığa maruz kalırken, benzer şekilde LGBTİ+ bireyler de cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle bunlarla karşılaşabilmektedir.
Her iki grup da hakları ihlal edilen, değersizleştirilen, yok sayılan, yasalar tarafından korunmayan tarafların haklarını savunur. Bu yüzden yasal düzenlemelerin değiştirilmesi ve toplumsal normların dönüştürülmesi için çaba harcarlar.

Veganlar hayvanların duygularını, acılarını ve haklarını anlatmaya ve korumaya çalışırken, LGBTİ+ hakları savunucuları da cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelinde ayrımcılığa maruz kalan bireylerin haklarını savunur.
Birçok ülkede hayvanlar hala ‘’eşya’’ statüsünde yer almakta, insanlardan daha değersiz görülmekte, onların da insanlar gibi duyarlı canlılar oldukları reddedilmektedir. Benzer şekilde, birçok ülkede LGBTİ+ hakları yeterince tanınmamakta ve korunmamaktadır. Hem hayvanlar hem de LGBTİ+ bireyler için yasal koruma ve tanınma eksikliği büyük bir sorundur. Yasaların bu grupları korumuyor oluşu, mücadelenin özneleri insanlar ve hayvanlar için yaşam haklarına yönelik tehditleri beslemeye devam etmektedir. Örneğin; bazı hayvanlara yönelik saldırılar yaptırım gücü olmayan kabahat niteliğinde cezalarla sınırlandırılırken, bazı trans kişilerin kabahatler kanunu kapsamında sırf görünüşleri için ceza almaktadır.

Ayrımcılık örneklerini çoğaltmak mümkün:

Hayvanların, insanlar için yaratılmışçasına mal, eşya, gıda, taşıt vb. şekillerde sömürülüp yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. Tıpkı LGBTİ+ bireylerin görmezden gelinmeleri, toplum dışına itilmeleri, endişe ve korkularla yaşamaya zorlanmaları, zorbalık ve şiddete maruz bırakılmaları ve hatta öldürülmeleri gibi.

Sokaklarda yaşamaya zaten insanların mahkum ettiği hayvanların, yine insanlar için tehlike oluşturduğu bahane edilerek ‘’uyutma’’ adı altında öldürülmesi normal sayılmaktadır. Tıpkı LGBTİ+ bireylerin genel ahlak gibi çerçevesi belli olmayan kavramları bozduğu iddia edilerek tehlikeli ilan edilmesi ve nefret söylemlerine maruz kalmaları gibi.

Ev sahiplerinin evcil hayvanlarla yaşayan insanlara evlerini kiralamak istememeleri ile LGBTİ+ bireylere kiralamak istememeleri ve hatta LGBTİ+ bireylerle komşuluk yapmak istemeyen bireylerin olması, barınma hakkı konusunda hayvanlarla yaşadıkları başka bir ortak sorundur.

Toplumsal Cinsiyet

Geleneksel cinsiyet normları toplumsal cinsiyet rollerini belirler ve heteroseksist sistemi besler. Bu da yer yer beslenme alışkanlıklarını etkiler (beslenme veganlığın yalnızca bir kısmıdır). Et yemenin toplumsal erkeklik ve güç ile bağdaştırıldığı topluma göre erkek güçlüdür, güç için et yemelidir ve erkeklik ve veganlık arasında bir bağlantı kurulamaz. Sebze yemek güçsüzlüktür, yani veganlık erkeklikle ilişkilendirilmez. Bu durum vegan erkeklerin veya kadınların belirli toplumsal cinsiyet normlarına sıkıştırıldığı yapıyı besler ve cinsiyet normlarını, toplumsal cinsiyet rollerini ve eşitsizliğini pekiştirir.

LGBTİ+ hareketi ikili cinsiyet kalıplarının yıkılması ve bireylerin yaşamdaki rollerinin cinsiyetlere göre inşa edilmesi gerektiği algısının değişmesini amaçlar.

Söz hayvanların cinsiyetçi sistemdeki durumuna gelirse; hayvancılık endüstrisi, erkek ve dişi hayvanların farklı işlevlere sahip olduğu ve bu nedenle farklı muamele gördüğü bir yapıyı destekler. Örneğin dişi inekler defalarca yapay dölleme yoluyla gebe bırakılarak ‘’verimsiz’’ hale gelene kadar sadece sütü için sömürülürken, erkekleri genellikle etleri için kullanılırlar. Civcivler daha yavruyken cinsiyetlerine göre ayrılır, dişiler yumurtası için sömürülmek üzere çiftliklere giderken, erkekler bir ‘’işe yaramayacağı’’ düşüncesiyle direkt ölüme gönderilir.

Veganlar dişi ya da erkek fark etmeksizin hayvan zulmüne karşı mücadele verirken, LGBTİ+ hakları savunucuları da toplumun dayattığı cinsiyet kalıplarına, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığa karşı mücadele etmektedir.

Ortak Dayanışma ve Aktivizm

Veganlık ve LGBTİ+ hakları mücadelesinde, toplum normlarına göre dezavantajlı sayılabilecek gruplar için ortak bir çaba olduğundan hem hayvan hakları hem de LGBTİ+ hakları hareketleri; eşitsizlik, adaletsizlik, mahkumiyet, tahakküm ve zorbalığa karşı mücadele ederken birbirlerine destek olabilir, birbirleri için seslerini yükseltebilirler.
Her iki hareket de çeşitlilik ve kapsayıcılığı önemser. Bu bağlamda, vegan mücadele ve LGBTİ+ hakları mücadelesi farklı kültürel, etnik ve sosyo-ekonomik gruplardan gelen bireyleri içine alan bir yapı oluşturmak için birlikte çalışabilirler.

Sonuç olarak;

Veganlık hareketi ve LGBTİ+ hakları mücadelesi arasındaki kesişim noktası, her iki hareketin de daha geniş bir adalet, özgürlük ve eşitlik için baş kaldırmalarıdır. Hem insanların hem de hayvanların hakları için mücadele etmek, toplumsal yapıları değiştirmek ve herkesin yaşamını iyileştirmek için ortak bir çaba gerekir.
Bu nedenle, hayvan hakları ve LGBTİ+ hakları arasındaki bağları anlamak ve güçlendirmek, daha kapsayıcı bir dünya için önemli bir adımdır.

Bu içeriği paylaş!
Veganİstasyon

About Veganİstasyon

Veganİstasyon yönetici hesabıdır.

View all posts by Veganİstasyon →

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir